22 Eylül 2014 Pazartesi

Erasmus'ta ilk gün



Bugün Torino’daki ilk günüm. Sabah 6’da yola çıktık, 08:20’deki uçak için. Ailecek havaalanındaydık. Ayrılma vakti geldiğinde ortalığı biraz hüzne boğduk. Bu bir veda değil, kısa bir ayrılık ama yine de insanı etkiliyor. En çok etkilenen annem oldu. Bende endişeyle karışık az da olsa bir duygusallık vardı. Birincisi, rahatımı bozmuştum çünkü evimden okula gidip geliyordum dolayısıyla yeme-içme, çamaşır-ütü ve kendi şehrinde/ülkende olmanın emniyetinden uzaklaşmıştım. İkincisi, ilk kez ailemden bu kadar ayrı ve uzak kalacaktım. Geçen sene 3 haftalık bir interrail seyahatim olmuştu fakat pek bir endişe taşımıyordum çünkü istediğim zaman dönebilme esnekliğine sahiptim şimdi bundan mahrumum. Tabii ki Erasmus’umun amaçlarından biri uzakta kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek. Dolayısıyla sorunların üstesinden gelmeye çalışacağım.

İlk günümden bahsetmek gerekirse: Havaalanından, kaldığım yer olan Foyer’e ulaşmak zor olmadı, planladığım gibi gitti işler. Önce Sadem ile havaalanından Porta Nuova tren istasyonu durağına (son durak) sonra Via Sacchi caddesinden 4 numaralı tramvayla Sommeiller durağına. Aslında Porta Nuova’dan Foyer yaklaşık 7-8 dk yürüme mesafesinde ama elde valiz sırtta çanta ile arama riskine girmek istemedim. Önceden planladığım şablonu uyguladım ve Foyer’e ulaştım.
Foyer’de şimdilik ayın sonuna kadar için ödeme yaptım. Sonrasında bir ay için daha ödeme yapacağım ve beğenirsem devam edeceğim. Foyer’le ilgili detayları başka bir yazının konusu yapmayı planladığımdan şimdilik ayrıntıya girmiyorum.

Havaalanından şehir merkezine ulaşmak için bir başka seçenek de Terravision idi aslında ama 20 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla Torino servis hizmetlerini geçiçi olarak durdurmuşlar. Sadem için bileti havaalanındaki Tobacca adlı dükkandan alabilirsiniz. Fiyatı 6.5 euro. Eğer toplu taşıma da kullanmanız gerekiyorsa onun için de bileti aynı yerden almanızı tavsiye ederim, çantalarla gereksiz uğraşa girmezsiniz.

Foyer'de odalar iki kişilik. Oda arkadaşım İspanya’dan PhD için Politecnico'ya gelmiş olan Juan. İlk izlenimim çok olumlu: sıcakkanlı biri ve her soruma içtenlikle cevap verdi. Yaklaşık 6 aydır buradaymış kendisi. Akşama doğru buradaki arkadaşlarından biriyle de tanıştırdı beni: Çinli Bo. Bo buraya geleli 4 yıl olmuş. UNITO’da matematik okuyor. Bu arada Juan’ın PhD’si enerji üzerine.

Odaya gelip eşyalarımı bıraktıktan sonra biraz dışarı çıktım. Aslında niyetim okula gidip ben geldim deyip kayıt olmak ve bana verecekleri belgeleri vs almaktı ama hangi otobüsle gideceğime bakmayı unuttuğumdan bir tur atıp döndüm. Torino hakkındaki ilk izlenimim pek olumlu değil. Şehirde harika bir mimari beklerken birçok çirkin binayla karşılaştım. İlk başta dikkat çekenler geniş caddeler, kesintisiz yaya geçitleri, bisikletli insanların çokluğu (genç-yaşlı), akan trafik, güzel giyinimli, tarz sahibi insanların özellikle kadınların çokluğu. Zaman içinde Torino için hissettiklerim nasıl olacak birlikte göreceğiz umarım.

Ulaşım için 15’li biletlerden aldım. 1 biletin fiyatı 1,5 euro iken 15’li biletin fiyatı 17.5 euro. Bu biletle ilk küçük zorluğu da yaşadım. Şöyle ki: Normalde tekli biletlerin bir ucunu otobüs, tramvay vs içindeki makineye uzatıyorsunuz ve makine, bilete, saat bilgisi de içeren bir numara vuruyor- bundan sonra bu biletle 90 dk seyahat edebiliyorsunuz yani bu süre içerisinde başka bir araca daha binebilirsiniz. Fakat benim aldığım 15’li bilet aslında bir kart ve bunu makineye okutmak gerekiyor. Fakat tekli biletle işlem yapılan makineye değil. Benim sorunum da bu oldu. Makinede bileti okutmak için yer arıyorum, bulamıyorum. Sonra arkamdaki genç biri eliyle omzuma dokunarak makinenin karşısındaki başka bir makineyi işaret etti, gülerek. Tabii, halimin gülünç gelmesi normal J

Bir başka küçük zorluğu da prizle yaşadım. İphone şarj aletinin girdiği prize laptop bilgisayarımın fişi kalın geldi ve girmedi. Hem bu nedenle hem de markete de gitmek amaçlı bir kez daha dışarı çıktım. Yaklaşık 1-1.30 saat dolaştım yine. Dönüşte de bir elektrikçi dükkanına rastladım ve girdim buraya. Fakat dükkana bakan kişi dediklerimi anlamıyordu. Allah’tan diğer bir müşteri İngilizce biliyormuş, dediklerimi anladı ve tercüme etti. Kendisi aracılığıyla derdimi biraz anlattım ve bir fişli priz aldım. Olmazsa değiştirebilir miyim’i de eklemeyi unutmadım. Neyse ki odama döndüğümde denedim ve bir sorun çıkmadı. 

Evet ilk gün böyle geçti. Hem yolculuğun hem de yürüyerek attığım küçük şehir turlarının yorgunluğu var üzerimde. Birazdan yatmayı düşünüyorum.

Önümüzdeki günlerde Learning Agreement ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyorum. Başvurabilirsem ve bir sıkıntı yaşamazsam bir yazıyı da oturma iznine ayırmayı düşünüyorum. Şimdilik bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder