Bugün Torino’daki ilk günüm. Sabah 6’da yola çıktık, 08:20’deki
uçak için. Ailecek havaalanındaydık. Ayrılma vakti geldiğinde ortalığı biraz
hüzne boğduk. Bu bir veda değil, kısa bir ayrılık ama yine de insanı etkiliyor.
En çok etkilenen annem oldu. Bende endişeyle karışık az da olsa bir duygusallık
vardı. Birincisi, rahatımı bozmuştum çünkü evimden okula gidip geliyordum
dolayısıyla yeme-içme, çamaşır-ütü ve kendi şehrinde/ülkende olmanın
emniyetinden uzaklaşmıştım. İkincisi, ilk kez ailemden bu kadar ayrı ve uzak
kalacaktım. Geçen sene 3 haftalık bir interrail seyahatim olmuştu fakat pek bir
endişe taşımıyordum çünkü istediğim zaman dönebilme esnekliğine sahiptim şimdi
bundan mahrumum. Tabii ki Erasmus’umun amaçlarından biri uzakta kendi ayaklarımın
üzerinde durabilmek. Dolayısıyla sorunların üstesinden gelmeye çalışacağım.
İlk günümden bahsetmek gerekirse: Havaalanından, kaldığım
yer olan Foyer’e ulaşmak zor olmadı, planladığım gibi gitti işler. Önce Sadem ile havaalanından Porta Nuova tren istasyonu durağına (son durak) sonra Via
Sacchi caddesinden 4 numaralı tramvayla Sommeiller durağına. Aslında Porta
Nuova’dan Foyer yaklaşık 7-8 dk yürüme mesafesinde ama elde valiz sırtta çanta
ile arama riskine girmek istemedim. Önceden planladığım şablonu uyguladım ve
Foyer’e ulaştım.
Foyer’de şimdilik ayın sonuna kadar için ödeme yaptım.
Sonrasında bir ay için daha ödeme yapacağım ve beğenirsem devam edeceğim. Foyer’le
ilgili detayları başka bir yazının konusu yapmayı planladığımdan şimdilik
ayrıntıya girmiyorum.
Havaalanından şehir merkezine ulaşmak için bir başka seçenek de Terravision idi aslında ama 20 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla Torino servis hizmetlerini geçiçi olarak durdurmuşlar. Sadem için bileti havaalanındaki Tobacca adlı dükkandan alabilirsiniz. Fiyatı 6.5 euro. Eğer toplu taşıma da kullanmanız gerekiyorsa onun için de bileti aynı yerden almanızı tavsiye ederim, çantalarla gereksiz uğraşa girmezsiniz.
Foyer'de odalar iki kişilik. Oda arkadaşım İspanya’dan PhD için Politecnico'ya gelmiş olan
Juan. İlk izlenimim çok olumlu: sıcakkanlı biri ve her soruma içtenlikle cevap
verdi. Yaklaşık 6 aydır buradaymış kendisi. Akşama doğru buradaki
arkadaşlarından biriyle de tanıştırdı beni: Çinli Bo. Bo buraya geleli 4 yıl
olmuş. UNITO’da matematik okuyor. Bu arada Juan’ın PhD’si enerji üzerine.
Odaya gelip eşyalarımı bıraktıktan sonra biraz dışarı
çıktım. Aslında niyetim okula gidip ben geldim deyip kayıt olmak ve bana
verecekleri belgeleri vs almaktı ama hangi otobüsle gideceğime bakmayı
unuttuğumdan bir tur atıp döndüm. Torino hakkındaki ilk izlenimim pek olumlu
değil. Şehirde harika bir mimari beklerken birçok çirkin binayla karşılaştım. İlk
başta dikkat çekenler geniş caddeler, kesintisiz yaya geçitleri, bisikletli
insanların çokluğu (genç-yaşlı), akan trafik, güzel giyinimli, tarz sahibi
insanların özellikle kadınların çokluğu. Zaman içinde Torino için
hissettiklerim nasıl olacak birlikte göreceğiz umarım.
Ulaşım için 15’li biletlerden aldım. 1 biletin fiyatı 1,5
euro iken 15’li biletin fiyatı 17.5 euro. Bu biletle ilk küçük zorluğu da
yaşadım. Şöyle ki: Normalde tekli biletlerin bir ucunu otobüs, tramvay vs
içindeki makineye uzatıyorsunuz ve makine, bilete, saat bilgisi de içeren bir
numara vuruyor- bundan sonra bu biletle 90 dk seyahat edebiliyorsunuz yani bu
süre içerisinde başka bir araca daha binebilirsiniz. Fakat benim aldığım 15’li
bilet aslında bir kart ve bunu makineye okutmak gerekiyor. Fakat tekli biletle
işlem yapılan makineye değil. Benim sorunum da bu oldu. Makinede bileti okutmak
için yer arıyorum, bulamıyorum. Sonra arkamdaki genç biri eliyle omzuma
dokunarak makinenin karşısındaki başka bir makineyi işaret etti, gülerek. Tabii,
halimin gülünç gelmesi normal J
Bir başka küçük zorluğu da prizle yaşadım. İphone şarj aletinin
girdiği prize laptop bilgisayarımın fişi kalın geldi ve girmedi. Hem bu nedenle
hem de markete de gitmek amaçlı bir kez daha dışarı çıktım. Yaklaşık 1-1.30
saat dolaştım yine. Dönüşte de bir elektrikçi dükkanına rastladım ve girdim
buraya. Fakat dükkana bakan kişi dediklerimi anlamıyordu. Allah’tan diğer bir
müşteri İngilizce biliyormuş, dediklerimi anladı ve tercüme etti. Kendisi aracılığıyla derdimi biraz
anlattım ve bir fişli priz aldım. Olmazsa değiştirebilir miyim’i de eklemeyi
unutmadım. Neyse ki odama döndüğümde denedim ve bir sorun çıkmadı.
Evet ilk gün böyle geçti. Hem yolculuğun hem de yürüyerek
attığım küçük şehir turlarının yorgunluğu var üzerimde. Birazdan yatmayı
düşünüyorum.
Önümüzdeki günlerde Learning Agreement ile ilgili bir yazı
yazmayı düşünüyorum. Başvurabilirsem ve bir sıkıntı yaşamazsam bir yazıyı da
oturma iznine ayırmayı düşünüyorum. Şimdilik bu kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder