7 Kasım 2014 Cuma

TOBIKE





İlk geldiğim hafta İspanyol oda arkadaşım sayesinde bilgi sahibi olduğum ve yıllık üyelik aldığım Tobike hakkında sizlere birkaç bilgi vermeye çalışacağım:

Tobike Torino’nun bisiklet paylaşım platformu. Şimdilik şehrin çoğunlukla merkezinde olmak üzere 116 noktasında istasyonu var ve üyelik kartınızı kullanarak bir noktadan bisiklet alıp bir başka noktada bırakabiliyorsunuz. İstasyonları şuradan görebilirsiniz. Ayrıca istasyondaki bisiklet sayısını, boş yer sayısını ve aktif olmayan bisiklet sayısını da öğrenebilir, istasyonlara yıldız vererek değerlendirme de yapabilirsiniz.

Üyelik seçenekleri şöyle:

Yıllık           : Ücret: 5 euro’su kartın içinde olmak üzere 25 euro
Haftalık       : Ücret: 3 euro’su kartın içinde olmak üzere 8 euro
Günlük        : Ücret: 3 euro’su kartın içinde olmak üzere 5 euro
4FORYOU  : Ücret: 8 euro. Tek günlük 4 saat kullanım
8FORYOU  : Ücret: 13 euro. 48 saat içinde 8 saat kullanım

3. şahıslara karşı önlem amacıyla sigorta almak isterseniz 5 euro ödemeniz gerekiyor.

Gelelim detaylara:

4FORYOU ve 8FORYOU’da aynen yukarıda yazdığım gibi, aldığınız bisikleti başka herhangi bir şart olmadan, aldığınız üyelik çeşidine göre, 4 saat veya 8 saat kullanabiliyorsunuz.

Yıllık, haftalık ve günlük üyeliklerde de bisikleti günde 4 saat ücretsiz kullanabiliyorsunuz fakat aldığınız bisikleti 30 dk içinde bir istasyona teslim etmek şartıyla. Eğer 30 dk limitini aşarsanız ücrete tabii. Ücretlendirme de şurada gösterildiği gibi. Yani yıllık abonelikte 2. yarım saat için 0.80 euro, 3. yarım saat için 0,80’e ek olarak 1.5 euro daha ödüyorsunuz. 80 dk kullandıysanız 2.30 euro. Kartın içine yüklenen 5 euro bunlar için. Eğer içindeki para biterse online olarak veya ToBike ofisinden para yükletebilirsiniz. 

İlk başlarda süre aşımı yaşayabilirsiniz belki ama sonra alışıyorsunuz. Zaten bisikleti istasyona teslim edip aynı bisikleti de alabiliyorsunuz. Yolunuz üzerindeki ya da yakınlardaki bir istasyona yönlenerek hemen yeni bir 30 dk başlatabilirsiniz. Günlük 4 saat limiti de hayli hayli yetiyor. En fazla haftasonu kullanmışımdır şu ana kadar, o da 2-2.5 saat civarındaydı.

Peki Tobike’nin avantajları, dezavantajları neler?

Avantajları:

  • Bir dönem (5 ay diyelim) için dahi Erasmus’dan yararlansanız aylık 5 euro gibi cüzi bir maliyetinin olması (Carrefour’da yeni bir bisiklet 99, Decathlon’da yanlış hatırlamıyorsam 119 euro’dan başlıyor. 2. el fiyatlarının da 60 euro civarında olduğunu söylemişti oda arkadaşım. Bisikletin iyi durumda olup olmamasına ve kalitesine bağlı olarak değişecek. 40 euro’ya da bulunabilir belki ama 20 euro masraf gerektiriyor olabilir. Buna dikkat etmenizi tavsiye ederim.)
  • Bisikletlerin yüzde 80 oranında iyi durumda olması. İstasyonlardaki kilit noktalarıyla ya da bisikletle ilgili sorunların çalışanlar tarafından giderilmesi
  • Şehrin merkezinde birçok yerde istasyon olduğundan şehir merkezinde dolaşırken bir sıkıntı yaşamamanız ve neredeyse birçok yere gidebilmeniz.
  • Bisikletin güvenliğiyle ilgili ve iyi durumda olmasını sağlamak amacıyla endişelenmenize gerek olmaması

Dezavantajları:

  • İstediğiniz kadar binebilme ve istediğiniz yere gidebilme özgürlüğünüzün olmaması: Yukarıda bahsettiğim gibi şehir merkezinden uzaklaştıkça istasyon sayısı azalıyor, dolayısıyla her yere gidemiyorsunuz, giderseniz de yarım saati geçebileceğinden ek ücret ödemeniz gerekiyor. 
  • Bazen kartınızın bloke olması ve bisiklet alamamanız: Bisiklet alırken kartı kilit noktasına okutmanız ve hızlı hızlı yanıp sönen yeşil ışık sesini ve kilit sesini duymanız gerekiyor. Fakat bazen yeşil ışık yanmasına rağmen kilit sesi gelmiyor. Tekrar deniyorsunuz yine olmuyor. Bir başka bisiklette deniyorsunuz, kırmızı ışık yanıyor. Kartınız bloke oldu. Tobike’yi arayıp kartınızın blokesini kaldırmanız gerekiyor. Size kart numaranızı ve isminizi soruyorlar. Daha sonrasında blokeyi kaldırıyorlar ve 1 dk sonra tekrar bisiklet alabiliyorsunuz. Bu sorun bisikletin kilit noktasına tam oturmamasından kaynaklanıyor sanırım. Eğer bisikleti alamazsanız ışık söndükten sonra bisikleti biraz sağa sola oynatıp bir de öyle deneyin. Yalnız ışık yanıp sönerken oynatmayın çünkü hırsızlık teşebbüsü olarak algılayıp kartınız yine bloke olabilir. Bir de bu sorunla daha az karşılaşmak için dikkat edeceğiniz bir başka olay da 1 dk geçtikten sonra bir başka bisikleti almaya çalışmanız. Genelde çok sık aralıklarla deneme yapıldığında kartınız bloke oluyor. Bloke olma meselesinden bu kadar bahsettiğime bakmayın, sorunu, sebepleri ve çözümü açıklamaya çalıştığımdan bu kadar yer tuttu. Çok sık olan bir mesele değil, olursa da Tobike’yi aramanız halinde hemen çözüyorlar.

Nasıl Üye Olunabilir?

Eğer yukarıdaki bilgileri okuduktan sonra bu bana göre, üye olmak istiyorum derseniz yapmanız gereken Via Santa Chiara 26/f adresindeki Tobike ofisine gitmeniz. İstenenler sadece pasaport ve Codice Fiscale (Codice Fiscale’niz yoksa bu yazıma bir göz atın). Orada bir form dolduracak, ücreti ödeyeceksiniz ve kartı alacaksınız. O gün içinde veya en geç ertesi gün kartınızı kullanmaya başlayabilirsiniz. Yapmanız gereken kartı ekrana göstermek, kilit sesini duyduktan sonra bisikleti almak. Teslim ederken kartı göstermenize de gerek yok, bisikleti kilit noktasına yerleştiriyorsunuz sadece ve yeşil ışığın sönmesini bekliyorsunuz. Eğer kırmızı ışık yanıyor ve uzayıp giden bir ses duyuyorsanız düzgün yerleştirmediğiniz anlamına geliyor. Tam bir şekilde yerleştirdiğinizden emin olun.

Akıllı telefonunuza (Andoid ya da Apple) ToBike uygulamasını indirmeyi unutmayın. Ayrıca internet sitesinden en üstte sağdaki "Benvenuto" yazısının yanındaki + işaretine tıklayarak açılan panele kullanıcı adı (mail adresiniz) ve şifreyi (tobike) girerek hesabınıza giriş yapabilirsiniz ve hangi istasyondan bisiklet aldığınızı, hangi istasyona bıraktığınızı, kaç dk kullandığınızı görüntüleyebilirsiniz.

Not: 4FORYOU ve 8FORYOU için Tourismo Torino ofislerine de gidebilirsiniz. Adresleri şöyle:

Piazza Castello
Piazza Carlo Felice
Superflash di Via Garibaldi 45/a

Daha detaylı bilgi için: http://www.tobike.it/frmAbbonati.aspx

Trafikte Dikkat Etmeniz Gerekenler:

Öncelikle, bir bisiklet yolu varsa onu kullanmanız gerekiyor. Bu bisiklet yolu kaldırımda da olabilir, bazı caddelerde olduğu gibi yolun sağında ayrılmış bir alan da olabilir.

Eğer bisiklet yolu yoksa, yolun en sağından gitmeye dikkat ediyorsunuz.

Diğer araçlar gibi sizin de trafik kurallarına uymanız gerekiyor.

Eğer bisiklet yolu yoksa kaldırımda sürmek yasak ve dolayısıyla cezaya tabii. Benim durumumda olduğu gibi polis tarafından durdurulabilirsiniz ve ceza alabilirsiniz.

 Ayrıca şu yazıya bir göz atmanızı öneririm. http://christoph.wernli.org/fact/howto/howto-legally-ride-bicycle-italy

Tobike’ye üye olduğum günlerde oda arkadaşıma kuralları sorduğumda trafik kurallarına saygılı olmamı söylemişti. Yolun sağından gitmemiz gerek değil mi diye sorduğumda “Evet ama ben kaldırımlar genişse oradan da gidiyorum” demişti, ben de bu söze güverenek geniş kaldırımların olduğu yollarda kaldırımda sürüyordum (Bu arada kaldırım diyorum ama bahsettiğim kaldırımlar üstü kapalı, kemerli, sütunlu kaldırımlar. Bu kaldırımların toplam uzunluğu 18 km). Bir gün Via Sacchi girişinde yani Porta Nuova taraflarında polis durdurdu ve 28,70 euro ceza kesti. Haksız olduğum halde o anki moral bozukluğu ve sinirle polise, bizleri önce uyarması gerektiğini, daha geleli bir buçuk ay olduğunu ve kuralları bilmediğimi, tüm anayasayı bilemeyeceğimi vs söylediysem de polisi ceza yazmamaya ikna edemedim. Ki dediğim gibi haksızdım ve hak etmiştim cezayı. Kuralları bilmiyor olmam benim hatamdı. Cezasını da postanede 30 euro (1.30 eurosunu postane alıyor) olarak ödedim. 

Neyse siz bir şekilde bir bisiklet edinin ve Po nehri kenarında, Valentino Park’ta ve diğer parklarda bisiklete binmenin keyfini çıkarın.





2 Kasım 2014 Pazar

Oda Arkadaşı Geçmişim



Torino’ya ayak basalı (her yeni şehir bir keşif sayılır bizler için) 40 gün olmuş. Zaman çabuk geçiyor. Erasmus bittiğinde bunu daha da çok kullanacağım, şimdiden biliyorum: “4 ay ne kadar da hızlı geçti!”

Evet neler oldu bu süre zarfında biraz bahsedeyim:

Önce oda arkadaşlarımdan bahsedeyim sonra çerçeveyi bir başka yazıda genişletirim: 

İspanyol oda arkadaşım tek kişilik odaya geçti. Sıcakkanlı birisi, kendisiyle de iyi anlaşıyorduk, bilmediğim konularda bana çok yardımcı oldu. Organizasyon yeteneği olan birisi. Şu ana kadar yediğimiz 2 ortak yemeğin düzenleyicisi kendisi. Yemek konusunda hayli başarılı görünüyor. Sufle yapmışlardı, tam kıvamında bir sufleydi. 7-8 aydır Foyer'de kalıyor. Madrid'li kendisi. Juventus'un Atletico Madrid maçına gitmeyi düşünüyoruz birlikte, uygun fiyata bilet bulabilirsek. Uygun fiyat dediğim en ucuz biletler ki fiyatları 45 eurodan başlıyor. Olmadı bir lig ya da kupa maçına gitmeyi düşünüyoruz, bakalım.

Bu arada yeri gelmişken tek kişilik odalardan bahsedeyim. Kirası 335 euro. Küçük ama tek kişi için yeterli. İstediğinizi yapabilme özgürlüğünün yanında bence en büyük artılarından biri küçük bir buzdolabının olması. Çünkü ortak buzdolabına size ayrılan yerden dolayı istediğiniz kadar ürün koyamıyorsunuz. Bu da her istediğinizi alamamanıza sebep olabiliyor. Tabii tek kişilik oda fiyatının sadece 35 euro farkı olduğundan dolayı rağbet yüksek ve gelen, gidene kadar kalıyor. Bulunduğum katta 2 tek kişilik oda var. İstekte bulundum fakat resepsiyon seneye sıra gelir diyor.

Oda arkadaşım tek kişilik odaya taşındıktan sonra yaklaşık 2 hafta kadar gelen giden olmadı. Sonra üniversiteye yeni başlayacak Sicilyalı Francesco geldi. Bölümünün ismini tam bilmiyorum ama dil ve kültür üzerine bir bölümdü, bu sene için Japonca öğrenecekti sonra başka bir dil daha seçecekti öğrenmek için. Aynı zamanda da özel olarak klasik gitar üzerine eğitim alıyordu. Bunun için buraya 1-2 saat uzaklıktaki bir şehre cumartesileri derse gidecekti. Kendisiyle biraz müzik, dizi, film üzerine sohbet ettik fakat 2 gece kaldıktan sonra üst katlarda daha iyi bir oda bulduklarını (ailesiyle gelmişti) söyleyerek oraya taşındılar.

4-5 gün daha odada tek kalmanın keyfini çıkardım. Sonra klasik müzik yarışması için perşembe günü bir konservatuar öğrencisi geldi: Modena’lı bir piyanist. 2 Rusla birlikte ertesi gün grup kategorisinde yarışacaklardı. Yarışma şehir merkezine 10 km uzaklıktaki Venaria’daydı. Aslında gidip izlemek isterdim fakat Ali’yle-kendisini daha sonra sizlere tanıştıracağım- Salone Del Gusto’ya gitmeyi kararlaştırmıştık daha önce. Cuma akşamı konuştuğumuzda pek umutlu değildi performansından. Cumartesi günü sonuçlar açıklanacaktı. Eğer başarılı olurlarsa pazar günü kazananların belirleneceği bir performans daha göstereceklerdi. Fakat sanırım sonuç olumsuz oldu çünkü kendisi cumartesi sabahı ayrıldı.

O haftasonu yine odada tek kaldım. Pazartesi günü ise 50’li yaşlarda biri geldi odaya: Giulio Antonio Roma. Kendisi bir yazar. Geçmişte psikanalistlik, filozofi, sigorta, finans, ticaret üzerine de çalışmış, söylediğine göre 3 kere de zengin olmuş biri. Burada kalmasının sebebi o zengin olmadığı dönemlerden birinde olması. Kendisi 3 gün kaldı ve bu 3 günde bayağı sohbet ettik. Şu an başka bir kitap yazıyor fakat kaldığımız 3 gün içerisinde istediği sakinlikte bir ortam olmadığından bir yazma eyleminde bulunmamıştı. Daha çok dizi izliyordu. True Detective, Orange is the New Black, House of Cards dizilerini çok beğendiğini ve kesinlikle izlemem gerektiğini söyledi. Bunları söylerken son 40 yıldaki iyi filmlerin hepsini gördüğünü de belirtmeyi unutmuyordu. Ben de kendisine The Wire ve daha sonra Six Feet Under’i önerdim. The Wire’den 1-2 bölüm izledi fakat True Detective kadar iyi bir dizi olmadığını söyledi. Ben de en sevdiğim dizilerde ilk 3’e giren Six Feet Under’i önerdim. Onu daha çok beğendi. İzlerken birçok yerde gülüyordu, dizinin kara mizaha kayan anlayışını sevmişti. Bu arada bana True Detective’nin ilk 25 dakikasını da sınava çalışmama rağmen izletmeyi ihmal etmedi. 25 dakikadan çıkarabileceğim yorum dizi güzel. Zaten önerdiği dizilerden Ray Donovan hariç hepsini duydum, haklarında yorumlar okumuştum ama bu diziler devam eden diziler olduğundan takip etmiyordum. Ben daha çok bitmiş dizileri takip ediyorum. Halihazırda izleyeceğim dizilerin bir listesi de olduğundan mevcut dizileri pek takip etmiyorum. Neyse sinema en çok konuştuğumuz konu oldu diyebilirim. Tabii kendisinin bir ailesi olup olmadığını belki bu yazıyı okuyan birçoğunuz gibi ben de merak ediyordum ve sordum da. 20 yaşındayken evlenmiş ama evlilik hayatı kendisine göre bir hayat olmadığından bir sene sonra boşanmış. Pişman olup olmadığını sordum, pişman değilim dedi. Tabii başka mevzular üzerine de konuştuk. Fakat tartışma gerektiren konularda pek konuşmadık çünkü kendisinin İngilizcesi sınırlıydı ve ben de İtalyanca bilmiyordum.
Giulio bir üst kattaki bir odaya geçti ve ben bu yazıyı yazarken odada tekrar tek başıma olmamın 4. gününü kutluyorum. Tek kalmanın keyfi başka çünkü istediğiniz gibi hareket etme özgürlüğünüz var. Dikkatinizi çekmiştir muhtemelen “yalnız” kalmak demiyorum çünkü mutfak ortak alan olduğundan mutfağı kullanan her kişiyle konuşma, sohbet etme imkanınız var. Bu yüzden 5. kattaki içinde ocak da bulunan odalar cazip gelmiyor.

Oda arkadaşlarımdan bahsettim sizlere. 40 günde yaptıklarım(ız) bir başka yazıya kaldı.